31 Aralık 2009 Perşembe

YENİ YIL




   Yeni yılınızın  sağlık, mutluluk ve huzur getirmesi dileğiyle iyi yıllar.

26 Aralık 2009 Cumartesi

ÇAYCUMA’DA MADEN VE EĞİTİM

     Maden kömürünün Zonguldak’ta bulunmasından sonra Zonguldak’ın nasıl geliştiğini hepimiz biliyoruz. Çaycuma insanlarına maden çok şey vermiştir. Bir insanın rahat yaşamını sağlayabilmesi için gerekli olan ekonomik gücü sağlamıştır. Sağlıklarının karşılığında onlara ev, eşya, araba hatta hesabını bilenler için yazlık veya ikinci ev sağlamıştır.( hayatta eksiler ve artılar birbirini tamamlar.) Maden, insanların yaşamı olmuştur. Eğitime yeterince değer verilmemiştir. Analar, çocuklarına: “Oğlum okuyunca ne olacak, önemli olan çalışıp para kazanmak değil mi? Yaşın gelince madende işe girer çalışırsın. Askerlikten sonra bir de evlendiririz. Hayatını devam ettirirsin. Okuyup sıkıntılara girmenin ne anlamı var?” diyorlardı. Ta ki 1980lere gelindiğinde denizin bitip karanın görüldüğü zamanlara kadar. Analar baktılar ki yaşı gelen madene giremiyor. “Oğlum oku, okumayana ekmek” yok demeye başladılar. Ondan sonra eğitime önem vermeye başlandı ve eğitim tüm Türkiye’de olduğu gibi Çaycuma’da da insanların hayatında gerçek yerini aldı. Çaycuma insanları, eğitime karşı o kadar özverililer ki sadece Türkiye’nin en iyi üniversitelerinde değil yurt dışında da birçok üniversitede Çaycumalı öğrenciler eğitim görüyor. Türkiye’nin her yerinde Çaycumalı bürokratlar ve bilim adamları yerlerini alacaktır. Dünyamızın yükselen değeri bilimdir ve bilime ulaşmanın yolu eğitimdir. Çaycuma’ya eğitim kurumu kazandıran Yurtbay ailesine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Çaycuma’da eğitime gerekli önemi veriyorlar, karşılığını mutlaka alacaklardır.

    İnsanlar geldiği noktayı, sahip olduğu birikimi hiçbir zaman yeterli görmemelidir. Ne kadar fazla bilgi birikimi olursa olsun hala öğrenecek çok şey vardır.

17 Aralık 2009 Perşembe

BARTIN'DA EĞİTİM SEMİNERİ


Bartın Arıcılar Birliği Başkanı Sayın Harun LERMİ arıcılara eğitim semineri düzenledi. Konuşmacılar Sayın Harun KULOĞLU ve Sayın Selahattin GÜNEY'di. Harun Bey arı ölümlerinin nedenleri ve çözümleri hakkında  güzel bir sunum sundu.
Selahattin Bey  arı ürünleri ve varrao hakkında izleyenleri bilgilendirdi. Arı ürünlerinden baldan başka bir şey bilmeyen biz arıcılara kırk yıllık eğitimcilik deneyimiyle kendine hayran bırakan bir konuşma yaptı. Bizi bilgilendirdikleri için kendilerine sonsuz teşekkürler.
Birçok konuda karamsar olsam da arıcılığın gelişimi konusunda çok iyimserim. Seminerlere her geçen gün daha çok arıcı katılıyor. Arıcıların bilgiye açık ve aç olduklarını gördüm. Arı kolonisi, gen kaynakları, ekipman ve filora yönünden dünya ülkeleri arasında en ön sıralarda yer alan Türkiye bal üretiminde ön sıralarda değildir. Bu açığı eğitimle aşacağız. Bu konuda arıcı birlikleri üzerine düşen görevi yapmaktadırlar.

6 Aralık 2009 Pazar

BAKIŞ AÇISI


        Hepimizin çevresinde ön yargılı ve kendi doğruları ile yaşayan insanlar vardır. Trende aynı kompartımanda yolculuk yapan 4 kişiden biri Nazi subayı, biri Yahudi, biri orta yaşlı bayan ve biri de genç bayandır. Tren tünele girdiğinde trenin ışıkları yanmaz; karanlıkta bir öpücük sesi ve ardından bir tokat sesi duyulur. Tren tünelden çıktığında Nazi subayının yüzünde beş parmak izi vardır. Tokadı Nazi subayının yediği bellidir. Nazi subayı der ki :(içinden) Yahudi kızı öptü, tokadı ben yedim. Genç bayan der ki: Nazi subayı orta yaşlı bayanı öptü; o da subaya tokat attı. Orta yaşlı bayan der ki: Nazi subayı genç bayanı öptü, o da subaya tokat attı; oysa beni öpseydi sesimi çıkarmazdım.


     Bir olay ve 3 yorum kendi bakış açılarına göre herkes doğruyu bulmuş ama bir gerçek var. Yahudi der ki: Tren tünele girdiğinde karanlıkta kendi elimi öpüp, Nazi subayına bir tokat atmam çok iyi oldu :)

4 Aralık 2009 Cuma

ARILARDA KIŞ KAYIPLARI

   
    Çevremde arıcı arkadaşlar arı kayıpları olduklarını haber verdiler. Yaptığım kontrollerde çoğunun arılarının kovanlarını terk ettiğini, bazılarının ana arı bir avuç işçi arı olduğunu gördüm. Birçok yerde görülen koloni çökme sendromu zannettim. Arı kayıpları olan arkadaşlar az sayıda koloni ile arıcılık yapan arkadaşlardır.


       Kışın arı kayıplarının normalde % 85-90’ı insan hatalarından kaynaklandığını uzmanlar söylüyor. % 10-15 arı kayıpları normal sayılıyor. Daha önceki yazılarımda sonbahar bakımı ve kışa hazırlık yazılarımda arıcıların yapması gerekenleri yazmıştım. Kayıpları olan arkadaşlar kanımca gereken ilgiyi gösteremediler. Ben arıları kapattım, tüm arıcı arkadaşlara kayıpsız bir kış dönemi geçirmesini dilerim.

20 Kasım 2009 Cuma

PARAYI NASIL TUTMALIYIZ?



      Dünyada herkesin kenarından köşesinden ilişkilendiği bir konu olan para hakkında yazmak istedim bu yazımda. Geçenlerde katıldığım nişan töreninde makas kurdeleyi kesmiyordu; makasa para değince kesmeye başladı. Para her kapıyı açar dediler. Paranın varlığı derttir; ama yokluğu da yara. Para saadet getirmezmiş, para ile imanın kimde olduğu bilinmez de para söz konusu olunca herkesin dini birdir. Paraya dağlar bile yol verir. Paralı arabasını dağdan aşırır, parasız düz yolda bile şaşırır. Parayı iyi kullanmalı yoksa para seni kullanır. Kalpazanlar sahte para basar; para da sahte insanlar yaratır. Paranın yüzü sıcaktır. Para parayı çeker ama parayı zaptetmek ( deliyi zaptetmekten) zordur. Paranın konuştuğu yerde vicdan susarmış. Para çok iyi bir hizmetkar ancak çok kötü bir sahiptir. Para insana sahip olduğunda o insan, insan olmaktan çıkıyor. İnsan paraya sahip olduğunda para artık önemli olmaktan çıkıyor. Dünyada fakir insan paradan başka hiçbir şeyi olmayandır. Para çok şeydir ama her şey değildir. Parayı kazanmak değil harcamak önemlidir. Para amaç değil araç olmalı.
Para önden gidip insana bütün yolları açar. ( Shakespeare)
Eğer paranın değerini bilmek istiyorsan git bir kimseden borç iste.
(Benjamin Franklin)
    Parayı bir kuşu tutar gibi tutmalıyız. Kaçmayacak gibi sıkı; öldürmeyecek kadar rahat tutmalıyız.


30 Ekim 2009 Cuma

BALIN İYİSİ NASIL ANLAŞILIR?



     Bal tüketicilerinin kendilerine göre analiz yöntemleri vardır. Kimileri gazete kağıdına dökerek yakarlar; bal yanmaz ise iyidir, derler. Bazıları kokusundan anlar, bazıları da kaşıkla dökerek ip gibi uzamasından balın iyisini anlarlar. Kendi açısından haklı olabilirler ancak teknolojinin gelişmesinden tüm insanların faydalandığı unutulmaması gerekir. Balın iyisi sadece tahlil sonucu anlaşılabilir.

       Bal olgunlaştıktan sonra hasat edilir.( olgunlaşma ise balın ortalama %17,8 su içermesidir.) Halk arasında kristalleşen bal, sahte bal sanılmaktadır. Balın kristalize olması nektar kaynağına bağlıdır. Balın kristalize olması çoğu kişinin sandığı gibi balın bozulması değil; fiziksel olarak şekil değiştirmesidir. Nektar kaynağına göre bazı ballar geç, bazıları erken, bazıları hiç kristalize olmaz. Glıkoz / su oranı 1, 70 düşük olan ballar şekerlenmemektedir. 2,10’un üzerinde bir orana sahip ballarda ise şekerlenme kısa sürede tamamlanmaktadır. Balda polen içeriğinin fazla olması hızlı kristalize olmasına ve bunun sonucu da kolaylıkla fermantasyonuna neden olur. Ayrıca balın kristalleşmesine depolama sıcaklığı ve üretim yapılan yerin rakımına da bağlıdır. Kristalleşen bala sahte ve kalitesizdir diyemeyiz.
     Balın bozulmaması ve şekerlenmemesi için serin ve karanlık bir yerde, güneş olmayan bir yerde saklanması gerekir. Isı farkı olmamalı, buzdolabında balın yapısı bozulabilir. Kavanozun kapağı açık kalırsa nem alır ve tadı kaçar. Balın iyisi ancak laboratuarda tahlil sonucu anlaşılabilir.

20 Ekim 2009 Salı

ANI DEFTERİMDEN


    Yaptığımız iyi işlerin başkaları tarafından fark edilip takdir edilmesi bizleri mennun ediyor. Arılığımı ziyaret edenlerin yazdığı anı defterimdeki yazılardan bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Sayın Doç. Dr.  İrfan KANDEMİR hocamın yazısını aynen aktarıyorum.
      Sevgili Hasan Abi,
  Derslerin yoğunluğundan daha önce o kadar aramana rağmen malesef zamansızlıktan dolayı gelemediğim için özür dilerim. Ancak şimdi ne kadar hata yaptığımı anladım. Keşke daha önce sizlerler tanışmış olsaydım. Zararın neresinden dönersek dönelim kardır ve ben şu anda karda olduğumu düşünüyorum. Göstermiş olduğunuz ilgi ve alakadan müteşekkirim. Sizler ne kadar bilgilenmiş iseniz bilin ki bu karşılıklıdır ve ben de sizler kadar bilgilenmiş bulunmaktayım. Bilginin sadece kitaplarda değil  değişik yer ve kişilerde olduğunu her zaman söylerim ve ne kadar çok kişi ve yer görürsem  o kadar bilgili olacağımı da bilmekteyim. Sizler gibi çalışan kişileri görmek her zman ufkumu açmıştır. Onlarca genç iş yok derken sizlerin böyle çalışkan olması ve bazı şeyleri yoktan var etme çabalarınız karşısında şapka çıkartmak gerekir. Bu çabalar yanında biz de arıcılığı geliştirmek için gösterdiğiniz çalışmalar için sizleri tebrik eder, her zaman en ufak işlerde dahi sizlere yardımda bulunmaktan kıvanç duyarım. Saygılarımla Doç. Dr. İrfan KANDEMİR

GEZİP GÖRDÜKLERİMİZ...




     Hayırlı bir iş için gittiğimiz Türkiye'nin en doğusu Iğdır'da çevreyi gezme fırsatımız oldu. Alican sınır kapısını gördük. Doğubeyazıt'ta  sadece orada bulunulabilen meşhur Abdigöl köftesini tattık. Ağrı Dağı'nı her açıdan görme fırsatımız oldu. İshak Paşa sarayını ziyaret ettik. Fenerbahçe eski yöneticisi, iş adamı Sadettin Saran beyefendi ile tanışma fırsatı elde ettik.  Güzellikleri sizlerle paylaştık.


11 Ekim 2009 Pazar

BAL TÜKETMİYORUZ!




    Bal bir besin ve enerji kaynağı olarak tüketilir. Bal yüzlerce yıldır insanların birçok derdine derman olan harika besin ,mucizevi bir maddedir.Vücuttaki kalsiyumun tutulmasında, kandaki alkolün etkilerini gidermede,yanıklar olmak üzere bakteriyel gelişmenin durdurulmasında ve hızlı enerji sağlamada bal çok faydalıdır.Bir yaşından küçük çocuklar bal ile beslenemez.Bal çabuk enerjiye dönüştüğünden sporcular güç vermek ve yorgunluklarını hafifletmek için kullanılabilir.Koyu renkli balların kan yapıcı özelliği açık renkli ballara kıyasla daha fazladır.Yöremizde de bulunan koyu renkli ballardan olan kestane balı, mineral bakımından çok zengindir.Diğer ballarda bulunmayan 40 adet bileşik kestane balında vardır.Tıbbi ballar arsında kabul edilen kestane balı geç kristalize olur.Farenjit, astım, kansızlık durumlarında iyileştirici özelliği vardır.Kestane balı yapılan çalışmalarda mide ülserine iyi geldiği tespit edilmiştir.Bal hastalık için ilaç değil yan üründür, koruyucudur.Bal sıcak içilirse 7 dakikada,soğuk içilirse 15 dakikada kana karışır. Balın içerisinde su, karbonhidratlar, mineral maddeler, proteinler, enzimler ve vitaminler bulunur.Tüketiciler kristalize olan balı hileli olarak düşünürler.Balın şekerlenmesi bozulma olmayıp, elde edildiği kaynağa göre oluşabilen doğal bir olaydır.Bal üretiminde Dünyada yedinciyiz,tüketimlerde çok gerideyiz.Türkiye’de kişi başına düşen yıllık bal tüketimi 800 gramda kalırken, AB ülkelerinde bu oran 2 kiloyu buluyor. Bal üretiyoruz ama tüketmiyoruz.Sağlıklı yaşam için bal tüketin, baldan vazgeçmeyin.

1 Ekim 2009 Perşembe

DİNLENME VAKTİ

  Yoğun geçen bir sezon sonunda kendimize zaman ayırıp İzmir Özdere Grand Efe otelde arıcı arkadaşım Ekrem Köse ile güzel bir tatil geçirdik.  Bir yılın yorgunluğunu atmaya çalıştık. Bir gün de İzmir' i gezdikten sonra Ankara'ya geldik. Kısa bir Ankara gezisi sonrası tatilimiz sona erdirdik. Fotoğrafları da sizlerle paylaşmak istedik. Görüşmek dileğiyle...




23 Eylül 2009 Çarşamba

PETEKLERİN SAKLANMASI

   1 kg bal mumu için arılar ortalama 8–15 kg bal tüketir. Arıcılıkta verimin artırılabilmesi için kolonilere bal zamanı petek işletilmemeli, kabartılmış petek verilmelidir. Bir kat petek işlenmesi 40–50 kg bala bedeldir. Her petek işlemi için 3kg bal gider. Bu nedenle arıcı peteğinin iyi saklamak zorundadır. Arıcı arkadaşlar, önemini anlamak için aynı düzeyde iki arının birine kabartılmış petek, diğerine kabartılmamış petek verip deneyebilirsiniz.
   
    Petek saklamada daha önce ceviz ve defne yaprağı denedim ama randıman alamadım. Saklamayöntemleri; kükürt yakmak, organik asitlerden formik asit ve asetik asit kullanmaktır. Petek saklamak üst katta da olabilir. Ben soğuk şoklama yöntemini kullanıyorum. Dipfrizde en az iki saat kaldıktan sonra naylon poşete koyup ağzını bantlayıp resimdeki gibi rafa diziyorum.




Bizim böyle imkânımız yok derseniz  yan taraftaki resimdeki gibi büyük naylon poşete koyup ağzını güzelce kapatırsınız. Boş kovanların içine hava almayacak şekilde de saklayabilirsiniz. Yayına başladığımız günden bu güne kadar zamana bağlı olarak öğrendiklerimizi ve bilgilerimizi paylaştık. Şimdi ne yapalım derseniz, kendinize zaman ayırın, dinlenmeyi hak ettiniz. Sağlık ve mutluluklar dileğiyle…

20 Eylül 2009 Pazar

RAMAZAN BAYRAMI

    
    Bir derviş,  bir kucak elmayla bayırlar aşan bir gence rast gelmiş. Derviş: " Nereye gidersin, o kucağına ne doldurdun? diye sormuş. Uzak bir tarlayı işaret ederek: "Sevdiğim orada çalışıyor, ona elma götürüyorum" demiş. Derviş: "Kaç tane" diye sormuş birden. Genç gayet sakin halde demiş ki " İnsan sevdiğine götürdüğü şeyi sayar mı hiç.." Usulca koparmış derviş elindeki tesbihini. Sayısız sevgi ve selam olsun. Bayramınız mubarek olsun.

17 Eylül 2009 Perşembe

KADİR GECENİZ MÜBAREK OLSUN


     
  Kadir gecesi köyümüz camisinde beş arkadaş iftar yemeği verdik. 200 ün üzerinde misafirimiz vardı. Herkesin ayağına sağlık . Güzel bir akşam oldu. Davetimize icabet eden herkese teşekkürler. Yaşı ellinin üzerinde olan bizler nostaljiye meraklı oluruz. Eskileri özleriz. Eskiden ramazanlarda köy odasında büyüklerimiz tepsi ile yemek getirip samimi bir ortamda iftar açarlardı, çok güzel olurdu. Bizler de bu şekilde samimi bir ortam yaratmaya çalıştık. Tüm Müslüman aleminin kadir gecesi mübarek olsun.

1 Eylül 2009 Salı

ARILARI KIŞA HAZIRLAMAK


   Arıcılığa genelde ilkbaharda başlanır ama kovanları kışlatmakla arıcı olunur. Arıcı olmanın yolu kovanları kışın ardından bahara çıkartmakla başlar. Özellikle arıcılığa yeni başlayan arkadaşlar kış kayıplarını çok yaşamaktadırlar. Sonbahar bakımı, kış kayıplarını azaltacaktır. Kayıpların en önemli nedeni varroa parazitidir. Arılar erken sonbaharda güzel beslenmeli. Kışa hazırlamak, kovanların uçuş deliğini daraltmakla başlar. Arılar daha iyi savunma yapacaktır. Önemli konu fazla çerçevenin alınmasıdır. Bölme tahtaları ile arıların kontrol edebildikleri alana hapsedilmesi, yavrulu bölgenin ısıtılması ve varroa mücadelesi açısından önemlidir. Arıların ısınmak için bal tükettikleri ve soğuğu ne kadar çok hissederse o kadar çok bal tükettikleri unutulmamalıdır. Yaz sonu şurupla, geç sonbaharda kekle beslemek daha yararlı olacaktır. Zayıf kolonilerin sonbaharda birleştirilmesi kışlama açısından faydalı olacaktır. Sonbaharda arı sayısı, genç arı yetiştirmek ve kışlama için önemlidir. Sonbahar beslemesi ana arının daha çok yumurtlamasına yol açacak ve kışı geçirecek uzun ömürlü kış arıların sayısının artmasını sağlayacaktır. Birinci kattan bal almamak sonbahar beslenmesi için yeterli değildir. İyi bir kraliçe, yeterli genç arı ve kovan için bal stoğuna biraz dikkat edilmesi koloninin kışı atlatmasında daha az sorun yaşatır.
   Yapılacak işleri şu şekilde özetleyebiliriz; kovanların uçuş deliklerinin daraltılması, ballı çerçevelerin çoğunun alınması, yavru için uygun çerçevelerin bulunması, fazla boş çerçevenin alınması, iyi bir kraliçe olmalı, koloni yeterince genç arı içermeli, en az 20 kg stok bal-şeker şurubu olmalı, kovan hakim rüzgarlardan korunmalı, kış güneşinin vurması sağlamalıdır. Arıcı arkadaşlar hepimiz öğrenmeye açık olmalıyız.

25 Ağustos 2009 Salı

BİZ ARICILAR HER ŞEYİ BİLİRİZ!

Arıcı arkadaşlara birliklere üye olun dediğimde bana ne verecek diyorlardı. Çünkü her şeyi biliyorlardı. Evet, arıcılar her şeyi bilirler! Gittiğimiz konferanslarda uzmanların her biri ayrı ayrı konularda bizleri bilgilendirirken biz de her şeyi biliriz. Dünyanın tanıdığı sayılı bilim adamlarından Prof. Dr. Muhsin DOĞAROĞLU "Kolonide bal verimini artırmak" üzere, Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kadriye SORGUN "Arı ürünleri" üzerine, Uludağ Üniversitesi’nden İbrahim ÇAKMAK "Arı davranışı ve varroa mücadelesi" üzerine, İstanbul Üniversitesi’nden Hayrettin AKKAYA "Arı hastalıkları" üzerine , Ankara Üniversitesi’nden Doç. Dr. İrfan KANDEMİR "Arı biyolojisi" üzerine, 19 Mayıs Üniversitesi’nden Gülten BULUT "Ana arı üretimi" üzerine çalışırken biz arıcılar her şeyi biliriz!
     Her işin çırağı olan hiçbir işin ustası olamaz. Arıcılıkta mutlaka çıraklıktan ustalığa geçilmesi gerekir. Arıcı arkadaşlar biliyorum dediğiniz anda bitmişinizdir çünkü öğreneceğiniz hiçbir şey yok demektir. Gelişen teknolojiden her sektör faydalandığı gibi arıcılıkta da müthiş gelişmeler olmaktadır. Sakın ola ki arıcılıkta her şeyi biliyoruz demeyin hala öğreneceğimiz çok şey vardır.

21 Ağustos 2009 Cuma

ARILARDA SONBAHAR BAKIMI




     Gündemi takip ederek arıcı arkadaşlara yapılması gerekenler hakkında bildiğimiz kadar bilgilendirme yapmayı kendimize görev sayıyoruz. Bir önceki yazımız varroa mücadelesi idi. Zonguldak Arıcılar Birliğinin Bakacakkadı 100. Yıl Tesislerinde “Sonbahar- Kış Bakımı, Balda Kalıntı ve Dünyadaki varroa ilaçları” hakkında semineri vardı. Çevredeki birçok arıcı katıldı. Katılımın kalabalık olması çok sevindiriciydi. Geniş bilgi Selahattin başkanımızın sitesinde var. Çok saygı değer konuşmacılar arılığımı ziyaret ederek anı defterime yazdıkları güzel satırlarla beni onurlandırdılar. Ben Muhsin Hoca’mı birçok kez dinledim ve onun sistemini 2 seneden beri uyguluyorum ve sizlerle de paylaştım (Destek ve üretim kolonisi) . Her seminerden mutlaka bir bilgi edinsek mutlu oluyoruz. Benim buradan öğrendiğim erken sonbaharda teşvik şuruplamasını çok güzel yapmalıyız. Havaların iyi gittiği şu günlerde bol bol teşvik şuruplaması yapmalı, havalar soğumadan arının sırlamasını sağlamalıyız. Önümüzdeki zamanlarda arıların kışa hazırlanmasını daha detaylı anlatmak dileğiyle her şey gönlünüzce olsun.

19 Ağustos 2009 Çarşamba

KENDİNİZE ZAMAN AYIRIN





    Dünyaya geldiğimiz gün bir yandan yaşamaya bir yandan ölmeye başlarız. Arıcı arkadaşlar, yoğun bir sezondan sonra işlerin en aza indiği şu günlerde kendimize zaman ayırıp biraz da hayatı yaşamalıyız. Çünkü; unutmayın , öldüğünüz zaman yapılacak işler listeniz hala dolu olacaktır!. Ben bugün arıcılık hakkında devamlı fikir alışverişinde bulunduğum çok değerli arkadaşım Ekrem KÖSE ile Safranbolu ve Amasra’ yı gezdik. Fotoğrafları sizlerle paylaşmak istedik. Sizlerin bildiği birçoğunuzun gittiği bu beldeler çok güzel ! Hayatı seviyorsak zamanı boşa geçirmemeli, çünkü zaman hayatın ta kendisidir. Zaman suda sabun gibi eriyip gidiyor. Fırsatlardan faydalanıp kendimize zaman ayırmalıyız. Hayat bir bisiklete binmek gibidir; çevirmeye devam ettiğiniz sürece düşmezsiniz. Hayat yaşla değil yaşamakla anlaşılır.

18 Ağustos 2009 Salı

ARILIĞIMIZDA ZİYARETÇİLERİMİZ VARDI






     Arılığımız; yol kenarında, kestane ormanının yanında ulaşımı kolay olduğundan bizi tanıyan birçok insan bizleri ziyaret ediyor, arıcılık ve kestane balı hakkında onlarla sohbetler yapıyoruz. Çaycuma’da arıcılık yapıyoruz. Çaycuma’dan bu güne kadar birçok misafirimiz ziyaretimize gelip anı defterimize yazı yazmışlardır.
    Bugün arılığımıza sayın vekilimiz Polat TÜRKMEN , ilçe başkanımız Ahmet ÇOLAKOĞLU, İl genel meclisi üyesi Arif SEFERCİK ve Çaycuma , Filyos , Saltukova , Perşembe belediye başkanlarımız ile ilçe genel meclis üyelerimiz geldiler.Yaptığımız çalışmalara saygı duyup takdir etmeleri bizi onurlandırdı.Fakirhanemizde yeterince ağırlayamadık,inşallah kusura bakmazlar.Nazik ziyaretlerinden dolayı kendilerine teşekkür eder sağlık ve mutluluklar dilerim.

13 Ağustos 2009 Perşembe

VARROA MÜCADELESİ ZAMANI

   Varroa sonbahar mücadelesi bal hasadından sonra kovanlarda yumurtalı çıtaların en aza indiği bugünlerde yapılmalı. Birçok arıcı arkadaş daha erken, havalar sıcak sonra yaparız diyorlar. Bal hasadı bölgelere göre değişir. Bal akımının bitiminde nektar akışı kesildiğinde ana arı yumurtlamayı azaltır. Yumurtlamanın en aza indiği günlerde mücadele yapmak en idealdir. Bazı arıların kovanlarını terk edip gitmesinin nedeni varroadır.

    Hangi ilacı kullanmalıyız? Aynı ilacı 2 sene - 4 dönem kullanmamalıyız. Çünkü bağışıklık yaptığını uzmanlar ısrarla vurguluyorlar. İlacın ismine değil içeriğine bakmalı. Ayrı isimlerde aynı hammadde kullanılan ilaçlar var. İlkbaharda kullandığımız ilacın aynısını sonbaharda vermeyelim. İlaç verirken üzerindeki uyarılar, hava sıcaklığına uymalı ve her kovana aynı değil arı sayısı durumuna göre ilacı vermeliyiz.
     İlaç sonrası azar azar teşvik şuruplamasına geçilmeli ve ana arının yumurtlaması sağlanmalıdır. Çünkü kovana bahara taşıyacak olan içerisindeki arılar değil yeni yumurtalardan çıkacak genç işçi arılardır. Ne kadar çok işçi arılarla kışa girersek bahara çıkma şansımız o derece artacaktır.

11 Ağustos 2009 Salı

ANA ARILARINIZI DEĞİŞTİRİN

     Kışa girerken verimi ve kolonideki arı sayısı ne olursa olsun 2 yaşındaki tüm ana arılarınızı öldürün. Uzmanlar 2 yıldan 1.5 yıla ve 1 yıla indiler. Benim tuttuğum dosyada her kovanın kartı var ve bu kartlarda ana arının doğum tarihi kayıtlı. Yaptığım kontroller sonucunda ana arıda verim ve gelişme olmazsa yaşına bakmaksızın ana arıyı öldürürüm. Çevremdeki bir arıcı arkadaş 2 yaşındaki ana arıyı çok güzel, kıyamam diyerek kışa girerken öldürmedi. Ana arı o kışı çıkartamadı. O kış sonunda ana arıyı kaybettikten sonra ne kadar güzel olursa olsun mutlaka 2 sene sonunda ana arıyı değiştireceğim dedi. 2 sene sonunda ana arıyı yenileyelim ve kışa genç ana arı ile girelim.
    Ben yıllardır bu yöntemi uyguluyorum ve randıman alıyorum ve sizlere de tavsiye ediyorum. Arıcılıkta hepinize başarılar dilerim.

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Suni Oğul Zamanı

     Gün dönümünden sonra çıkan oğuldan hayır gelmez demiş, atalarımız. Oğuldan bahsederken daha önceki bir yazımda bu sene hiç oğul almamıştım, demiştim. Haziranda takviye kolonilerinden yeterince suni oğul almamış veya koloni sayılarını yükseltmek isteyen arkadaşlar bal hasadından sonra kovanları bölerek suni oğul almak için tam zamanı. Yalnız unutulmaması gereken mutlaka hazır ana verilmeli.
      Kovan bölerken kıstas olarak yavrulu çıta sayısı alınmalı. Ben yılların tecrübesi olarak 8 çıta yavrulu arıyı bölerim. En az 6 çıta yavrulu çerçeve ve 10 çıta arı olursa bölmeye uygun olur. Arıyı bölerken imkanınız varsa mutlaka 5 km. uzağa getirin. Benim iki yerde arılığım var ve aralarında 5 km. fark var. Böldüğüm arıları diğer tarafa getiriyorum. imkanı olmayanlar mevcut kovana 25 cm. sağa veya sola alarak diğer kovanı yanına koymalı ve tarlacı arıların eşit şekilde iki kovana girmesi sağlanmalıdır. Mutlaka hazır ana arı verilmeli ve teşvik şuruplaması yapılarak kışa genç işçi arılarla girilmesi sağlamalı. Ne kadar çok genç işçi arılarla kışa girersek koloninin bahara çıkma şansı o kadar yüksek olacaktır.
Bir senelik uğraşın karşılığını almaya başladığımız bu günlerde tüm arıcı dostlar, her şeyin gönlünüzce olması dileğiyle...

1 Ağustos 2009 Cumartesi

En Değerli Bal : “ Kestane Balı”









      Kestane ağaçlarının bulunduğu ilk 10 il İzmir hariç Karadeniz Bölgesindedir. Zonguldak, Türkiye’de kestane ağaçlarının en yoğun olduğu ildir. Yöremizin aşırı nemli olması kestane balının üzerinde olumlu rol oynamaktadır,bu da lezzetinde,kıvamında ve en önemlisi kalitesinde çok büyük özellikler sağlamaktadır. Tıbbi ballar arasında kabul edilen kestane balı geç kristalize olur. Farenjit, astım, kansızlık durumlarında iyileştirici özelliği vardır. Çiçek balı ile Zonguldak’ta üretilen kestane balının kimyasal analiz sonucunda görülüyor ki kestane balı en kaliteli baldır.
       Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden Sayın Doç. Dr. Sevgi KOLAYLI ve ekibininin yaptığı çalışmada antioksidan aktivite iki değişik yönteme göre incelendi ve en yüksek polifenolik madde içeriğine ve buna paralel olarak antioksidan aktiviteye sahip balın kestane balı olduğunu tespit edildi.Kestane ballarının hem antioksidan hem de antimikrobiyal yönden yayla çiçek ballarından daha yüksek aktivite gösterdiği tespit edildi.Ayrıca yapılan çalışmalarda balın rengi ile toplam fenolik madde miktarları arasında pozitif bir ilişki olduğu tespit edildi.Kestane balı koyu renkli baldır.Kestane balında polifonik madde çiçek balına göre %50 fazla bulundu.Antioksidan kapasitesi çiçek ballarından %60 oranında yüksek bulundu.Kestane balının bakteri öldürücü etkisi olduğu tespit edildi.Helicodacter pylori(hp)bakterisine karşı çok etkilidir.Bu bakteri midede gastrit ve reflu oluşumuna neden olan bir bakteri olduğundan kestane balı tüketimi ile mide ülserinin oluşumu engellenebilecektir.